Antalya Barosu Alanya Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu üyeleri çocuklara yönelik cinsel istismarla ilgili açıklama yaptılar.
Alanya Adliyesi önünde toplanan grup adına acıkama yapan Avukat Müge Gezginci, Türkiye İstatistik Kurumu’na göre 2008-2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuğun kaybolduğunu söyledi. Gezginci, “Can yakıcı çocuk istismarlar konuşulurken dahi özellikle sosyal medyada herkes konunun esasından uzak anlık öfke ve tarafgir bir dille konuşuyor. Oysa zaman korkularımız üzerinden ayrışılacak bir zaman değil. Unutulmamalıdır ki, öncelikli sorumluluk devletindir. Tüm kişi ve kurumlar farklı alanlarda çalışan meslek kuruluşları bir araya sorunun çözümü noktasında yol gösterici ve çözüm üretici olmalı. Öncelikle çocuğa dönük şiddeti önleme planları olmalı. Bağımsız özgür düşüncenin gelişme ortamına sahip üniversitelerde bilimsel akademik çalışmalar yapılmalı. Ciddi bir saha çalışması yapılmalı ve veri toplama, değerlendirme çalışması gerçekleştirilmeli. Riskler, nedenler belirlenmeli. Eril cinsiyetçi söylem ortadan kaldırılmalı, çocukların evrensel değerlere uygun kız-erkek birlikte eğitim almaları sağlanmalı, dini referanslarla günlük yaşamın şekillenmesi hukuki düzenlemelere gidilmesi, çocukların cinsel obje olarak değerlendirilmelerinin önüne geçilmeli. Hukuk güvenliği ve belirliliği sağlanmalı, vatandaşın aynı olaya hukuksal korunmanın ayrımsız herkes için sağlanacağı inancı sağlanmalı. Fahiş cezalar sonucunda cezasızlık halinin ortaya çıkmasına engel olunmalı, adil yargılama ile evrensel değerlere uygun cezalandırma olmalı, çocuğun korunması ile ilgili müdahale görevini de içeren idari kurumsal yapı olmalıdır. Sivil toplum örgütlerinin, dernek ve vakıfların bağımsız çalışma yapmasına fırsat tanınmalı, siyasi yakınlıktan uzak, çocukla ilişkide bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, fırsat eşitliğine, denetime, kurallara uygunluğu sağlanmalı. Ekonomik eşitsizlik ortadan kaldırılmalı. Bilimin, eğitimin, sanatın gelişiminin önündeki engeller kaldırılmalı, toplumun tüm katmanlarınca ulaşılabilir olması sağlanmalı.
“KAMU VE ÖZEL KAYNAKLAR ÇOCUKLARIN YARARINA KULLANILMALI”
Çocuğa, hayvana, kadına dönük şiddet, toplumsal şiddetin güçsüz olanda yoğunlaşmasıdır. Gücün çürümüşlüğü her türlü insani değer yargısından uzak bir biçimde tezahür ediyor. Ancak bunun çözümünü salt ceza kanunlarında yapılacak değişikliklerde görmek, hukuk bilimine haksızlık olduğu gibi, eğitim programları, çocuk koruma politikaları ile uğraşmak yerine meselenin kendisini unutmak, sorunu suç işlendikten sonra faillerin bedenleri üzerinden kısasa kısas yöntemiyle ortadan kaldırmak çabası. Bunun da en önce çocuklarımıza fayda sağlamayacağı açık. Hamasi söylemlerle çocukların önemini anlatmak yerine kamu ve özel kaynakların çocuklar yararına kullanımı sağlanmalı.
“SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİYLE ORTAK ÇALIŞILMALI”
Meselenin bütüncül çözümü için öncelikle mecliste kurulması önerilen çocuk hak ihlallerine ilişkin komisyonların hızlıca kurulması, yıllardır bekletilen Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı’nın çıkması ve uygulanmaya başlanması, bu alanda çalışan sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmalar yürütülmesi ve bu çalışmaların kamu idaresi tarafından desteklenmesi gerekiyor. Çocukları üzerinden yaşadığımız korkularımız toplumsal ayrışmadan uzak, siyaset üstü benimsenmeli ve çözüm üretilmeli. Çocuklara karşı işlenen suçları işlenmeden önemsenmiyorsanız, verilecek cezanın toplum vicdanını rahatlatacağı ancak bu suçların mağduru olmaya aday çocukları koruyamayacağı açık. İdam veya hadım çözüm değil. Çocuğa yönelen her türlü istismar için çözüm çocuğa özgü adalet, koruma ve rehabilitasyon” dedi.