“Çocuk istismarı davaları 3 kat arttı”

Türk Kadınlar Birliği Alanya Şubesi Başkanı Hülya Karadayı, cinsel istismarla ilgili davalarda sanıklara ceza indirimi uygulanmasını eleştirdi. Karadayı, “Çocuk istismarında ‘çocuğun rızası’ diye bir kavram yok” dedi.

Türk Kadınlar Birliği Alanya Şubesi haftalık olağan toplantısında Türkiye’de yaşanan kadın cinayetleri, çocuklara uygulanan cinsel istismarlar ve kadına uygulanan cinsel şiddet ve istismarlara değindi. Toplantı sonrası basın açıklaması yapan Dernek Başkanı Hülya Karadayı, “2017 yılında 409 kadın cinayeti işlendi. 387 çocuk cinsel istismara uğradı. 332 kadına cinsel şiddet uygulandı.  2018 yılında ise 206 kadın cinayete kurban gitti” dedi.

Hülya Karadayı
Hülya Karadayı

 

Çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel istismar, tecavüz ve cinayet sayılarının arttığını ve bunun da insanlarda korku ve endişeye, verilen yetersiz cezaların ise öfkeye yönlendirdiğini belirten Karadayı, “Bu olgu yarınlara güvensizliği ve umutsuzluğu da beraberinde getiriyor. Kadın cinayetlerinin sayısının artmasına rağmen çözüm ve yaptırımda yetkililer sınıfta kaldı. Çocuk istismarı giderek yaygınlaşıyor. Çocuk istismarını önlemek için de elle tutulur bir adım atılmadı. Ayrıca çocuk yaşta imam nikahı ile evlendirilip çocuk doğuran kızlara dair rakamların da tutulmuyor. Türkiye bu konularda dünya ülkeleri arasında üst sıralarda yer alıyor. Kanunların derhal ve ivedilikle sertleştirilmesini ve tecavüzcülerin hadım edilerek müebbet hapse çarptırılmalarının halk arasındaki öfkeyi ve acılı annelerin gözyaşlarını ancak dindirecektir. Bu utanç tablolarının faillerinin suçlarında asla ve katiyetle iyi hal indirimi, gelecekte bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaat, geçmişinde suç işlemediği için indirim veya birilerine yakınlığı veya mevkii nedeniyle ört bas etme çabalarına halkımızın tahammülü kalmadı. Erkeklere bu kadar güç verildiği sürece bu sorunların çözülmesi çok zor. Eğer bugün susar ve caydırıcı önlemler talep edilmez ise yarın kadın olarak konuşacağımız bir Türkiye kalmayabilir. Dün 4 yaşındaki dünyaya artık maviş gözleri ile bakamayacak olan bir kız çocuğu, bugün belki bir vakfın yurdundaki bir oğlan çocuğu, yarın belki eşinden gördüğü şiddet nedeniyle ondan boşanmak isteyen bir anne, ya da bir bebek, her gün en az bir canı toprağa veriyoruz. İçimiz yanıyor, hatta o kadar çaresiz ve umutsuzuz ki inşallah acı çekmeden ölmüştür diye kendimizi teselli eder bir ruhiyat halindeyiz. Çaresizliğimize sevdiklerimiz için taşıdığımız endişe ekleniyor. Öyle ya bizler böyle bir dünyada yetişmemiştik. Korkuyoruz, tedirginiz, birbirimize güven unsuru sıfırlanmış durumda. Çok acı ve üzücü ama gelinen nokta bu” diye konuştu.

“DAVALARIN YÜZDE 45’İ MAHKUMİYETLE SONUÇLANMIYOR”

Karadayı, “Dünyada tecavüz ve kadın ölümleri denilince akla ilk gelen ülkeler arasındayız, bizler artık çözüm istiyoruz. Bu utanç bir millet ile özleşmemeli, cinsel istismar, şiddet ve cinayetler git gide tırmanmakta. Çocuklarımızı korkudan evlere hapsetmekle kendimizce çözümler getiriyoruz. Nasıl korkmayalım ki? Ülkemiz neredeyse her gün çocuk istismarları ve kadın cinayetleri ve bu iki gruba yapılan diğer şiddet haberleri ile adeta sarsılmakta. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 verileri suç mağduru çocuk sayısının yılda 122 bini geçtiği, bunların yüzde 10 oranında cinsel suçlar olduğunu gösteriyor. Güvenlik birimlerine 2016 yılında mağdur olarak gelen veya getirilen 158 bin 343 çocuğun yüzde 87,9’u suç mağduru çocuklardı. Adalet Bakanlığı’nın 2015 verilerine göre de yılda ortalama 17 bin istismar davası açılıyor. Bu davaların yüzde 45’i mahkûmiyetle sonuçlanmıyor. Adalet verileri, yılda ortalama 8 bin çocuğun cinsel olarak istismar edildiğini ortaya koyuyor.

“ÇOCUĞUN RIZASI DİYE BİR KAVRAM YOK”

Burada 2015-2016 yıllarından bahsediyoruz, zira Adalet Bakanlığı istatistikleri artık kesin sayıları vermez oldu. En son veriler 2015 yılından, ki oradaki utanç tablolarında Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısının son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttığı gösterilmekte. Oysa hepimiz 2015’den bu yana çocuklara yönelik cinsel taciz, tecavüz gibi haberlerin çığ gibi arttığının bilincindeyiz. Lakin davaların neredeyse yarısı cezasızlıkla sonuçlandığı gerçeği de içimizi acıtmakta. Rakamlar Türkiye’de çocuk istismarının giderek yaygınlaştığını ve çocuk istismarını önlemek için adım atılmadığını göstermektedir. Ülkemiz kadın ve çocuk istismarı, tecavüzü ve cinayetleri alanlarında dünya ülkeleri arasında başlardaki sıralamaları işgal etmektedir. Ama yaşanan istismarlar halının altına itilen tozlar gibi gizleniyor. Birçok indirim uygulanıyor sanıklara. Bunun çok fazla örneğini her gün basın ve yayın organlarından takip ediyoruz. Yani ortada bir suç var ve bunu daha fazla nasıl indiririz diye uygulamalar yapılıyor. Mahkemeler bazen de çocuk sesini çıkarmadıysa rızası vardır gibi bir hükme varabiliyorlar. Oysa çocuk istismarında ‘çocuğun rızası’ diye bir kavram yoktur. Çocuğun kendinden yaşça büyük birinin isteklerini sessiz kalarak yerine getirmesi, bunu kabul ettiği anlamına gelmez. İstemediği söz ve davranışlara itiraz etmemesi, rıza göstergesi değil, her anlamda gücünün yetmemesi ile ilişkidir. Ayrıca, çocuklar durumun ciddiyetini anlamlandıramadıkları için, küçük hediyeler, ödüller verilerek kandırılabilir. Çocuk ödülü kabul ettiği için istismarcı tarafından ailesine söyleme tehdidiyle korkutulabilir ve bu şekilde istismar sürdürülebilir. Kimse kimsenin rızası dışında başkasına dokunamaz. Kimsenin böyle bir hakkı yok. Hele yaşı küçüklere dokunanlara o kadar ağır cezalar getirilmeli ki caydırıcılık teşkil etsin.

Ayrıca bir de çocuk gelinler ve çocuk yaşta çocuk doğrudan kızların gerçeği var. Hiçbir istatistiksel rakam gerçek verileri göstermemekte. Hepimiz biliyoruz ki bugün Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ve her şeyden daha önemli bir sorunu var, Çocuk İstismarı ve çocuk cinayetleri” ifadelerini kullandı.